Affetmek kabullenmektir en basit tabiriyle. Kabullenmek derken boyun eğmek, sinmek ya da pes etmek değil. Yaşadıklarımızı (geçmişi) değiştiremeyeceğimiz gerçeğiyle yüzleşmektir. İstemediğimiz ve başımıza gelen birçok şey için başkalarına kızıp, sinirlenip, kolaylıkla suçlayabiliriz ki sıklıkla yaptığımız şeyde budur zaten ama çoğumuzun gözden kaçırdığı bir nokta var; aslında derinde, en içte insan kendine kızgın ve öfkelidir. Çünkü nihayetinde biliyoruz ki biz kendimizdik bütün olanlara izin veren. Bu sebeple ilk önce kendimizi affetmekle başlamalıyız işe. Unutmayın hepimiz enerjiden ibaretiz ve içimizde barındırdığımız duygu, düşünce, hisler enerji frekansımızı dolayısıyla hayatımızı, yaşayacaklarımızı belirler. Öfke, kızgınlık, kin, korku, kaygı, endişe, nefret çok düşük frekanslı hislerdir. Kendimizi bu hislerden arındırmadığımız sürece bu frekansta sabitlenir yüksek enerjiye ulaşamayız ve neredeyse hiçbir günümüz diğerinden pek de farklı olmaz. Ne demiştik değişim istiyorsak ilk önce kendimizden başlamalıyız. Değişimin ilk adımı da geçmişte olanları kabul edip kendimizi olumsuz tüm duygulardan serbest bırakarak anda kalmak. Bu duygu, düşünce ve hislerin ağır bastığı durumlar için küçük bir çalışma öneriyorum. Timüs bezinin bulunduğu noktaya parmak uçlarınızla biraz sertçe vurarak ‘’ Kendimi yaptığım bütün hatalara, kendimi görmezden geldiğim anlara rağmen derinden ve sevgiyle kabul ediyorum. Kendimi affediyorum.’’ Deyin ve derin bir nefes alıp verin. Bu cümle kalıbını hislerinize göre değiştirebilirsiniz. Örneğin; ‘’ Kendimi öfkeli hissetmeme rağmen derinden ve sevgiyle kabul ediyorum. Bu öfkeyi kendimden serbest bırakıyorum.’’ gibi . Sonra tekrar derin bir nefes alıp verin. İşlemi kendinizi iyi hissedene kadar tekrar edin. Faydasını göreceksiniz.
Sevgiyle
Şifa olsun